Şu an yine haftamın üç günü televizyona zamklandığım programı seyrediyorum; "Kim Milyoner Olmak İster?" Her seferinde "kim istemez ki?" diye yanıt verdiğim ve sorunun yanıtını bilemediğimde yanımdakilere çaktırmadan kendime gıcık olduğum yarışma....
Az evvel ki bunları yazmama sebep olan soruyu sordu Kenan Işık; Şimdilerde karne hediyesi olarak bilgisayar isteyen çocuklar eskiden karne hediyesi olarak ne isterdi? yani en azından anafikri böyle birşey olan soruyu sordu. tabii ki yanıt bisiklet....
Ozamanlar bisiklet modaydı. Bisikleti olmayan çocuk, çocuk bile sayılmaz, mahalle kurallarını bilmeyen çocuk olurdu. kolunda saat bisiklet sürmek, diğer çocuklarla birlikte yolları bisikletle aşındırmak, tek elini bırakıp yola devam etmek büyük başarı ve gösteri iken şovu daha ileri götürmek isteyenler iki elini de bırakırdı. Hep denge sorunu yaşamış biri için bu tabii biraz ütopya olur, iki elini bırakma becerisini büyük sergileyen kardeşine gıcık olurdu (!) bkz. BEN... İşte o dönemlerde gerçekten yaz tatili demek okul kapanır kapanmaz alınacak yepyeni gıcır gıcır bir bisiklet ve eve gelen bisiklete alınacak tekerlek süsleri, kornalar, milimum süsler demekti. Ondan sonra bi hava bi hava. Mahalle roconuna uygun olarak hep beraber kullanılan, bisikleti olmayana da zaman zaman "tur" atmasına izin verilen veee olmazsa olmaz annelerin bir zaman sonra camdan - kapıdan uzaklaşmaaaa, hadi eve gel yemek ye gibi cümleleri de günün rütin etkinlikleri arasında yer alırdı.

O yaz böyle bisiklet yüzü göremeden, eli elime değmeden geçti. Bizim hatun büyük iş çıkardı. Ertesi yıl buna yeni bisiklet alındı. Hatunun çetesi ve kendisi bana bisiklet sürmeyi öğretmeye çalıştı. Pek bi yeteneksiz çıktım. Bunların hiçbiri bişeycik öğretemedi. Bizim bakkalın eşi çok güzel yönergeler verdi bir sabah yine böyle azimle evden kaçırdığım bisikleti kullanıverdim. İlk gören bakkal teyzeydi. çok sevindi kadıncağız, bunun şerefine sabah sabah demeden bana bir şişe meyveli gazoz verirverdi. Emel bisikletten korkuyor diyip o küçük bisikleti başkasına verdi aile büyüklerim. Küçük hanımsa o yaz yine bisikletini vermedi. Bahanesi "banane sen istemiyorsun şimdi niye sulanıyorsun" oldu. Lakiiiinnnn ben sabahları çaldım. veeee bu hareketimden dolayı çok mutluyum...
Ne o yaz bisikletim oldu ne de ondan sonra ki yazlar kendime ait bisiklete binebildim. çok güzel kullandım akrobatik hareketler bile türettim sonraları lakin Arder arıları sokasıca dilim "o gün" tavan yaptığı için alınmayan bisikletin konusu tarafıma bir daha onay olarak getirilmedi. Kullandığım hiçbir bisiklet O ilk yaz hayalini kurduğum kardeşimin bidsikleti kadar haz vermedi...