20 Şubat 2012 Pazartesi

Nah İyi Annesin!!!

 Altı kişiye bir kitap düşen güzel ülkem insanı artık nasıl oldu nereden akletti bilemiyorum bir anda kişisel gelişim ve anne-bebek kitapları okur oldu. Allahım yarabbim televizyonda, internette, gazetelerde nereye baksam her yerde bir çocuk eğitimi serisi mevcut. Yahu  benim çocuk gelişimi okumamı mı beklediniz "evreka"ya varmak için? E malum gelişim, anne karnında başlıyor ya haspamlar eğitime haliyle hamileyken başlıyor. Beslenme şekillerine dikkat etmeler, zeki olsun diye Mozart dinlemeler, ingilizce kursuna gitmek falan  tüm bu eziyet çocuk anne karnında gelişsin beyni süpern beyin olsun diye. E garibim halkımda ciddi bir aşağılık psikolojisi olduğu aşikar. Kendi olamadığı "şeyi" çocuğunda bulmak isteyip onunla gurur duymak, onurlanmak, başarı öykülerini başkalarına aktarmak istiyorlar. Bunun içinde her türlü işkenceyi kendilerine mubah saymak gibi bir trajikomikliğin yarışındalar.

Garibim çocuklare süper beyin olup ana-baba ve yetmiş yedi sülaleyi hatta ve kella kıskanç mahallelinin bile yüz akı olmak için anne karnında başlayarak çıktıkları harp meydanında kreş, anaokulu, etüdlerle yoğunlaştırılmış ilkokul, testler deneme sınavları handigabında sabahın bilmem kaçında uyanıp benim ağırlığımda ki çantaları sabahın karanlığında dershaneye giderek sırf aile büyüklerinin iradesi, şayet şanslı ise kendine verdiği gazla gittiği üniversitede ki herhangi bir bölümü giriyor. İlk başta yüz akı oluyor amma velakin ölene kadar da hep yaranma gayesiyle yarış atı olmaya devam.

Çocuk gelişimi okumaya başladığım ikinci yıl, bir hocam "bilseydim çocuklarımı kitaplara bağlı yetiştirmezdim." demişti. kadıncağız kitapta yazan ve öğrencilerine öğrettiği şekilde eğitim vermiş ikiz çocuklarına. Çocuklar 6 yaşına geldiğinde hatasını anlamış zira çocuklar resmen uzaylı gibiymiş gerçek dünyada...

Bu kadar yazının asıl sebebine gelince;

Önce ki yaz biriyle tanıştım. Hatunumuz çok genç yaşta anne olmuş bir okul öncesi öğretmeniydi. E az buçuk meslektaş sayılırız diyip. kadınla birkaç hafta görüştüm. (Bayan bilen diyeceğim adına) Bayan bilen popülasyonda ki diğer benzerleri gibi kendini dünyanın en başarılı annesi! kızını çok iyi yetiştiren hatta kızının üstün zekalı olduğunu iddia eden bir zat oluverdi. Yahu dedim Emel bu böyle konuşuyorsa sen buradan uç. Zira biliyorum böyleleri umutsuz vakadır uğraşmak imkansızdır. Olan her daim çocuğa olur. Hayır yapılacak birşey varsa bunlar için inan anason ben bilmiyorum. derken kızıyla tanıştım adı; Çikolata... Çikolota ilk başta sürekli benimle vakit geçirmeye çalıştı. (bu iyiye işaret değildir gözlem yapmak lazım) annesini ikinci plana attı. Beni yaşamında garantilediğini anladığı an burnuma (burnum iki metredir) yumruğu indiriverdi. birkaç gün sonra yeni birileriyle tanıştı durum yine aynı oldu. Ben ikinci plana, annesi üçüncü plana atıldı. Birkaç haftamız böyle devam etti. Kaldığım yerden taşındım. Bayan bilen bir gün beni aradı uzun uzun havadan sudan konuştuk. Çikolota iyiye gideceğine daha da kötüye gider olmuş. (davranışsal olarak) Zaman zaman yine telefonda konuşuyorduk, geçen yaz bir gün onlara gittim geceyi orada geçirecektim. anladım ki Bayan bilen modaya uyup kızı bale, keman jimnastik dersleri alsın diye yani= çocuğuna "daha iyi bir yaşam ve gelecek için çikolata bir yaşına geldiğinde iki işte birden çalışmış. Çikolata anne-babasını doğru düzgün göremez olmuş. zaten dört yaşındaykende boşanmışlar ve çikolata annesiyle yoluna devam etmekte. Annesi bayan bilen kendine yeni çevre edinme sevdasına ve "kitaplardan " öğrendikleriyle anne olmaya devam ediyor.

Şimdi ben bu meslektaşıma birşey birşey demek istiyorum: O kitaplarda temel güvene karşı güvensizlik başlığı vardır. rica ediyorum git onu öğren ve psikologlara harcadığın para sende kalsın. elaleme cakas atacağına özüne dön bak ne güzel olacak herşey....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder